© Marpol TV 2015

ARTIK KAHRANMANMARAŞ YAYIN BALIĞI İLE DE ANILACAK

Kahramanmaraşlı girişimciler Mehmet Fazıl Ülgen ve Hamit Kocabaş, daha önce dünyada hiç kimsenin başaramadığı Avrupa yayın balığının monokültürde, yani kültür balıkçılığı şeklinde ilk defa üretimini gerçekleştirdi.

Kahramanmaraşlı iki girişimci, 2009 yılında Avrupa yayın balığının üretimini yapmak için kolları sıvadı. Çevresindekiler, defalarca bunun bir hayal olduğunu söylese de onlar hiç vazgeçmedi. Bir yığın zorluklarla karşılaştılar; ama yaklaşık iki yıl önce istedikleri verimi aldıklarında, Menzelet Barajına bir tesis kurdular. Bir dip balığı olan Avrupa yayın balığını, kültür balıkçılığı şeklinde baraj ortamında ağ kafeslerde yetiştirmeyi başaran ikili, daha tesisin kurulum aşamasında dünya balıkçılık sektörünün dikkatini çekti. Yayın balığını ilk defa mil kokusu olmadan yetiştirmeyi başaran ikili, şimdi 2017 yılının Ocak ayında ilk mahsulleri olan yaklaşık 150 ton balığın ihracatını gerçekleştirmek için hazırlanıyorlar.

 

Kahramanmaraşlı girişimciler Mehmet Fazıl Ülgen ve Hamit Kocabaş, tarafından Menzelet Barajı üzerinde kurulan Yayın Balığı Çiftliği, bir hayal ile başladı. Sektör içi ve sektör dışı herkes bunun imkânsız olduğunu söyledilerse de onlar hiç yılmadı.

Başkalarına göre imkânsız olan bu hayali gerçekleştiren girişimciler; Türkiye’yi, dünya balıkçılık sektöründe çok ciddi bir söz sahibi yapacak olan yayın balığı çiftliğinin kuruluş hikâyesini Kahramanmaraş’ta Bugün Gazetemize anlattı. Çiftliğin ortaklarından Mehmet Fazıl Ülgen, “Ben 28 senedir bu mesleğin içerisindeyim. Veteriner hekimim. Son 5-6 yıldan bu yana da yayın balığı yetiştiriciliği ile uğraşıyoruz. Sonuçlarımızı aldık, üretim yapıyoruz. Çok şükür yayın balığı üreticiliğini yeni bir iş dalı haline dönüştürebildik. Türkiye’de ilk yapılan bir çiftlik. Ortağımla birlikte bu işe baş koyduk ve devam ediyoruz. Bir takım sıkıntılar yaşamamıza rağmen iyi sonuçlar çıkacağına inanıyoruz. Yayın balığı tesadüfen gözüme takıldı bir araştırma yaptık. Yaklaşık 1,5 yıl filan ön fizibilite çalışması yaptık. Sonra denemelere başladık. Yaklaşık 3-4 sene süren denemelerimizin sonunda da ticari üretim kısmına geçebildik. Çiftliğimizi yapmaya karar verdik. Çiftlik yaptık, kuluçkahane kurduk. Şimdi yeni çiftlikler kuracağız. Seneye çiftliğimizi daha da büyütmeyi düşünüyoruz” dedi.

TÜRKİYE’YE YENİ BİR KAZANÇ YOLU!

Yayın balığı sevdasının, 2009 yılında başladığını ifade eden Ülgen, yayın balığı üretimini yeni bir sektör haline dönüştürmeyi hedeflediklerini belirterek şöyle konuştu: “Çünkü Türkiye’de bol miktarda ılık su var. Bu balık, ılık suda yetişen bir balık! Türkiye’ye yeni bir kazanç yolu, yeni bir ihracat yolu açmak istiyoruz. Şu anda 2017 Ocak ayında 150 ton civarında bir ihracat yapacağız. Bundan sonra da bunu tüm Türkiye’ye yayacağız. Yayınbalığının, pazar boyu 1,5 ile 3 kilogram arasında. Biz ihracatımızı 3 kilogramdan yapacağız. Hatta onun da üzerine çıkmayı planlıyoruz. Çünkü Avrupa’nın istediği, 3 kilogram civarı! Yayın balığı için özellikle Avrupa’dan çok fazla talep var. Almanya’dan tutun İngiltere, Fransa’ya kadar yaklaşık 15 ülkeye ihracat yapacağız. Çünkü bizim özel bir üretim şeklimiz var. Burada ilaçsız ve mil kokusu olmadan üretim yapıyoruz. Yayın balığında mil kokusu çok önemli! Çünkü mil kokusu, yayın balığında lezzeti düşürüyor. Biz balıklarımızı, ilaçsız bir şekilde ağ kafeslerde yetiştiriyoruz. Ağ kafesinde yetiştirme, dünyada bir tane, başka yok. O yüzden çok tutulan bir ürün.”

 

15 ÜLKEYE İHRACAT PLANLANIYOR!

Yayın Balığı Çiftliğinin diğer ortağı Hamit Kocabaş ise üretimini yaptıkları yayın balığına çok ciddi bir talep olduğunu dile getirerek en az 15 ülkeye ihracat yapmayı planladıklarını söyledi. Kocabaş, çiftliğin kuruluş aşamasıyla ilgili şunları söyledi: “Ortağımla beraber Avrupa Yayın Balığını, doğal ortamdan alıp kültür balıkçılığı şeklinde nasıl üretimini yaparız, diye bir çalışma başlattık. Bunu yaklaşık 1-2 yıl kadar laboratuvar ortamlarında denedikten sonra kırsal kalkınmanın ilanı ile beraber modern bir tesis haline dönüştürmeyi düşündük. Bunun için kırsal kalkınmanın yüzde 50 hibe desteği ile de Menzelet Barajı üzerinde 30 ton balık, 1 milyon da yavru kapasiteli bu tesisi kurma çalışmalarına başladık. Tesisin kurulum aşaması yaklaşık 14 ay önce bitti. Şu anda yavru balıklarımızı aldıktan sonra da yeterli büyüklüğe ulaştığında 2017’nin başı itibariyle balıklarımızı ihraç etmeye başlayacağız. Üretimini yaptığımız yayın balıklarımızı, yaklaşık 15 ülkeye ihraç etmeyi düşünüyoruz. İlk etapta 2017 başında yaklaşık bir 150 tonluk bir satış planlıyoruz.”

BÜYÜK ZORLUKLAR YAŞANDI

Yayın balığı çiftliğini kururken çok büyük zorluklar yaşadıklarını kaydeden Yayın Balığı Çiftliği Ortağı Hamit Kocabaş, şu ifadelere yer verdi: “Bu zorluklardan bir tanesi örnek alabileceğimiz bir tesis yoktu. Bu tesisin, bu şekilde ticari amaçla bir üretimi, Türkiye'de ve dünyada yok. Dolayısıyla bu işin doğru düzgün bir literatürü de yok. Bizim karşılaştığımız bir diğer zorluk ise bu tesis için sigorta yaptıramıyoruz. Mesela Türkiye'de Tarım Bakanlığı'nın, devletimizin desteklediği bir TARSİM Sigorta var. Bu tesis suyun üzerinde olduğu için TARSİM, sigorta yapmıyor. Sigortanın bize dediği şey şu: Bu tesis suyun üstünde ve şartlara uymuyor! Bizim de cevabımız şu oldu: Bu yayın balığı çiftliğinin veya başka bir balık çiftliğinin karada olma imkânı yok. İllaki bu suyun üzerinde üretilecek. Bu havuzlar burada olacak. Her zaman ilk defa yapılan bir şeyin zorlukları daha fazladır. Biz de bu zorlukları şu gün olmuş hala tam anlamıyla aşabilmiş değiliz. Yani her zaman için bir yerde tıkanıp kalıyoruz. Bunun için de mücadele ediyoruz. Ama bu sigorta sorununun aynı zamanda tüm balıkçıların sorunu olduğunu söyleyebilirim.”

TİCARİ ANLAMDA İLK VE TEK TESİS

Kahramanmaraş’ta kurdukları yayın balığı çiftliğinin, dünyada, ticari anlamda kurulmuş ilk ve tek tesis olduğunu aktaran Kocabaş, şu açıklamalarda bulundu: “Şu anda üstünde bulunduğunuz tesis, dünyada ticari anlamda kurulmuş ilk ve tek testis. Yani Avrupa yayın balığının bu şekilde üretimi yok. Biz burada dişi ile erkek balıktan yavru almakla beraber başlayıp bunu kuluçkahanemizde belli bir büyüklüğe getirmeye çalışıyoruz. Burada Cenabı Allah bu işi yapabilmeyi Mehmet Bey ile bize nasip etti. İlla ki üniversitemiz, bakanlığımızın elemanları, ticari amaçla çalışan kuruluşlar bunun üzerine araştırma yapmıştır; ama Rabbim bize nasip etti. Bunun hazzı da çok farklı! Bizi mutlu eden en büyük şey hiç kimsenin başaramadığı bir şeyi başarmak. Yani herkesin yapmış olduğu bir iş olsa biz bundan bu kadar haz alamazdık. Tamam. Bu tesisin kuruluşunda, Kırsal Kalkınma kanalıyla devletimizin bize yapmış olduğu bir hibe desteği var. Ama bu hibe desteğinin yanında bizim de maddi ve manevi çok büyük özverilerimiz var. Her şeyden önce bu bilinmeyen bir şey. Daha önce başarılamayan bir şey. Bunun ticari amaçla hiçbir yerde üretimi yok. Yani böyle bir belirsizliğin içerisine bedenen, fikren ve madden para aktarmak, enerji sarf etmek öyle kolay bir şey değil. Şu anda internette Avrupa yayın balığı ile ilgili bir araştırma yapsanız karşınıza çıkacak ilk şey bizim tesisimiz olacak.”

YAYIN BALIĞINDA MARAŞ MARKA OLACAK

Kahramanmaraş’ta kurdukları tesisle birlikte Kahramanmaraş’ın marka ürünlerine yayın balığının da ekleneceğini belirten Kocabaş, bunun en çok şehrin tanıtımına katkısı olacağını ifade ederek şunları kaydetti: “Şimdi şunu söyleyebilirim: Kahramanmaraş’ımızın dondurması meşhur, biberi meşhur, tarhanası meşhur; ama artık bir de yayın balığı meşhur olacak. Yayın balığı denildiğinde; ilk Kahramanmaraş akla gelecek. Yani artık dünya, Maraş yayın balığı diye tanıyacak. Bizim burada üretip de satacağımız Avrupa yayın balığı, Kahramanmaraş'tan gidecek. Artık Kahramanmaraş yayın balığı ile da anılacak. Bu hem Kahramanmaraş’ımızın ekonomisine artı sağlayacak hem de Kahramanmaraş'ın tanıtımına katkısı olacak.”

AR-GE ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR

Yayın balığını üretmek için toplamda 7 yıl verdiklerini bildiren Çiftlik Ortağı Kocabaş, tesis kurulduktan sonra da Ar-Ge çalışmalarının devam ettiğini kaydederek şöyle konuştu: “Bu işletmeyi bu seviyeye getirmek için Mehmet Beyle beraber yaklaşık 7 yıl emek harcadık. Biz bu süre zarfında yayın balığından nasıl daha fazla verim alabileceğimizi bulabilmek için çok uğraştık. Üretim aşamasına gelene kadar yayın balığı için değişik su ortamlarında, değişik ısı sıcaklıklarında araştırmalar yaptık. Yani bu tesis, 1,5 yıl önce buraya kurulduğunda, hazır olarak kurulmadı. Daha öncesinde yaklaşık bir 5 yıllık bir araştırma süreci var. Tesisimiz, bir buçuk yıldır faaliyette olduğu halde biz araştırmalarımıza hala devam ediyoruz. Ar-Ge durmuyor. Ar-Ge çalışmalarımız sürekli devam ediyor. Kendimizi yenilemek zorundayız. Mesela üretimi hızlandırmak için Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Kurmuş olduğumuz tesisi nasıl daha verimli bir şekilde çalıştıracağımıza yönelik Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor. Yani bu tesisin bu hale gelmesi çok kolay bir olay değil. Bazı işletmeler vardır. Bunun için tesisi kurarsın, işletmeyi faaliyete geçirirsin ve üretime geçersin. Ama bizde durum çok farklı!”

BİLGİ BİRİKİMİ PAHALIYA MAL OLDU

Yayın balığının kültür balıkçılığı şeklinde üretiminin olmadığı için bilgi sahibi olacakları kaynakların sınırlı olduğunu ve üretim aşamasına geçene kadar çok büyük emekler harcadıklarını dile getiren Kocabaş, açıklamamsını şu ifadelerle sürdürdü: “Bizim yaptığımız bu işte daha önceden yapılmış araştırmalar istenilen sonucu vermiyordu. Bunun için yeni çalışmalar yapmak gerekiyordu. Yani bu iş biraz da deneme yanılma yoluyla oluyor. Bir dokuma tesisi kuracağın zaman bunun Maraş'ta ve Türkiye'de birçok örneği var. Ama bizim yapacağımız işin bir başka örneği yok. Bizim yaptığımız bu işte her şey için para gerekli; ama para ne kadar gerekli olursa olsun herhangi bir tecrübe ve bilgi birikimi olmadan, bu araştırmalar olmadan hemen üretime geçmek imkânsız. Mesela bu tesisin kurulum maliyetini karşılayacak Kahramanmaraş'ta çok fazla firma var. Bu tesis kurulur; ama nasıl üretim yapılır? Bizi zorlayan işin bu tarafıydı. Yani burada çok büyük emek gerekiyor. Bilgi birikimi olmadan hiçbir şey olmuyor. Çok şükür bunu da başardık. Bizim yaptığımız bu tesiste bir yığın ilkler var. Mesela bu bina suyun üzerinde yüzen çelik bir bina! Bu boyutlarda şu anda suyun üzerinde yüzen bir tane daha platform yok. Yani suyun üzerinde ben 600 metrekare çelik bina yapmışım ve bu çelik bina suyun üstünde yüzüyor. Bunun projelendirmesi bile apayrı bir şey.” Yayın balığı çiftliği için elektrik üretimini güneş enerjisiyle sağladıklarını aktaran Kocabaş, güneş enerjisi yoluyla elektrik üretiminden ciddi anlamda tasarruf sağladıklarını ifade ederek şöyle devam etti: “Bizim için tesiste elektrik üretimi de ayrı bir sıkıntıydı. Biz, tesisi ilk kurduğumuzda; jeneratörler vasıtasıyla elektrik sağlıyorduk. Bu da bizim için çok büyük bir yakıt gideriydi. Sonra, Tarım Bakanlığı'nın güneş enerjisinden elektrik üretimi ile ilgili bir destek programı olduğunu duyduk. Araştırdık ve bu destekten faydalanmaya karar verdik. Tesisimizin çatısına güneş enerjisi panelleri monte ettirdik. Şu anda bu tesisteki güneş enerjisi sistemiyle gündüz ürettiğimiz enerjiyi depoluyoruz. Hava karardıktan sonra onu kullanıyoruz. Ama ilk başlarda tesisteki bir lamba için dahi jeneratör çalıştırma gerekiyordu. Şu an havanın kapalı olduğu zamanda dahi jeneratörü 1 saat çalıştırarak enerjiye depoluyoruz. Bu da yaklaşık 15 ile 16 saat arasında bizi idare ediyor. Şimdi bu sistem şöyle çalışıyor: Gerekli enerjiyi güneş panellerinden alıyor. Güneş panellerinde bulamazsa hava kapalı olursa; depolama sisteminden buluyor. Depolama sisteminden de bulamazsa; otomatikman jeneratör devreye giriyor.”

NE KADAR ÜRETİM O KADAR İHRACAT

Dünyada kültür balıkçılığı şeklinde yayın balığı üreten tek tesis oldukları için ciddi bir talebin olduğunu ve ne kadar üretim yapabilirlerse o kadar ihracat yapabileceklerini belirten Girişimci Hamit Kocabaş, yayın balığının pazar ağı için şu açıklamalarda bulundu: “Yayın balığının ticari amaçla Türkiye'de üretimi olmadığı için herhangi bir pazarı yok. Üretebildiğin kadar dünya piyasasına satışını yapabilirsiniz. Biz daha üretim aşamasında iken dahi Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden talepler geldi. Şimdi başka bir üretim tesisi olsa bir pazar ağı olur; ancak şimdi ben tek olduğum için 500 ton da üretsem alıcısı var. Bin ton da üretsem alıcısı var. 5 bin ton da üretsem alıcısı var. Yani yayın balığının her türlü alıcısı var. Bu Avrupa yayın balığı, bir dip balığı. Daha çok milli ortamın içerisinde büyüdükleri için bunu dışarı çıkardığınızda balıkta mil kokusu olur. Avrupa bunun için yayın balığı istemiyor; ama şimdi bizim tesisimizde ürettiğimiz bu balıkta mil kokusu yok. Tamamen doğal. Biz bir taraftan araştırmalarımızı yaparken bir taraftan da üretimini yaptığımız yayın balığı için pazar ağını oluşturduk. İnşallah Allah nasip ederse 2017 yılının ocak ayı itibariyle tesisimizin mahsulü olan ilk balıkları dünya pazarına sunmaya hazırlanıyoruz.”

ÖNCELİK YURTDIŞINA İHRACAT

Yayın balığı üretimini ilk etapta yurtdışı ihracatına yönelik yaptıklarını vurgulayan Kocabaş, ihracat ve ileride hedefledikleri projeler için şu ifadeleri paylaştı: “Yurtiçinden de çok büyük talep var. Ama biz o pazarla birlikte yurtdışı bacağını daha fazla değerlendirmek istiyoruz. Çünkü ihracat bizim ve bizim ülkemiz için gerekli bir şey. Buradan yapacağımız ihracatla birlikte ülkemize az da olsa bir döviz girdisi yapmak, her şeyden önce ülkemiz ve memleketimizi dünyaya tanıtmak bizim için apayrı mutluluk verici bir şey. Şimdi insanlar, bir alabalığın tadını biliyor. Bir çipuranın tadını biliyor, bir levrek balığının tadını biliyor; ama yayın balığının tadını bilmiyor. Öncelikle bu balığı yemek lazım. Tadına bakmak lazım. Bizim tesisimize gelen misafirlerimizden aldığımız sonuç şu: harika bir balık, diyorlar. Bu balığı tadan; piyasaya ne zaman süreceğimizi soruyor. Tabi biz ilk etapta ihracata çalışacağız. Ama ilerleyen safhalarda tesisimizin kapasitesi daha da arttığında yurtiçi piyasasına da gireceğiz. Zamanla tesisimizin kapasitesini de artıracağız. Üretim kapasitemizi de arttıracağız. Allah nasip ederse bir parçalama ve paketleme tesisi kuracağız. Parçalama ve paketleme testinden sonra yem üretme gibi tesisler için hazırlık yapacağız. Bunlar zaman alacak işler. Biz, kavak ağacı gibi büyümek istemiyoruz. Biz, zeytin ağacı gibi büyümek istiyoruz, uzun süreli olsun istiyoruz. Ben bu tesisin çok iyi yerlere geleceğini ve Kahramanmaraş için çok büyük bir ihracat noktası olacağını düşünüyorum. Allah'ın izniyle büyük ihracatlar yapacağımızı düşünüyorum.”

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER