"İSTİKLAL MARŞI’NIN HİÇBİR MISRASINDA KORKU VE ENDİŞE YOKTUR”
BölgeSANKO Üniversitesi’nde 12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü Etkinlikleri kapsamında Edebiyat Kulübü tarafından “Yüreklerde Akif, Dillerde Hürriyet” adlı bir program düzenlendi.
Rektör Prof. Dr. Güner Dağlı, rektör yardımcısı Prof. Dr. Metin Bayram, genel
sekreter Dr. Yusuf Ziya Yıldırım, tıp fakültesi dekanı Prof. Dr. Salih Murat Akkın,
sağlık bilimleri fakültesi dekanı Prof. Dr. Türkan Pasinlioğlu, lisansüstü eğitim
enstitüsü müdürü Prof. Dr. Ayşen Bayram, akademik ve idari personel ile öğrencilerin
katılımı ile düzenlenen etkinlik, Saygı Duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın
okunması ile başladı.
Prof. Dr. Çakar, ulusal marşları; özlü dizeleriyle bir ulusun, bağımsızlığını ve gücünü,
yurt ve bayrak sevgisini, özgürlük, bağımsızlık ve çağdaşlık tutkusunu, umutlarını
yansıtan, bu duyguların ortaya çıkması uğruna mücadele edenlerin destanlaşan
hayatlarının konu edildiği halk tarafından benimsenmiş ve kabul görmüş şiirlerin
bestelenmiş hali” olarak tanımladı.
Birinci Dünya savaşında yenik düşen Osmanlı İmparatorluğu’nun durumunu;
“Toprakları dağılmış, düşman orduları Anadolu’nun her yanına sokulmuş, İzmir işgal
edilmiş, Bursa düşmüş, Yunan orduları Ankara’ya yaklaşmış, Türk Milleti en karanlık,
elemli ve buhranlı günlerini yaşamaktadır” sözleriyle özetleyen Prof. Dr. Çakar,
Mehmet Akif Ersoy’un, Kastamonu camilerinde yaptığı konuşmalarda milli ve manevi
değerlerin tehlikede olduğunu belirterek halkı birliğe ve düşmanla savaşmaya
çağırdığını anımsattı.
“İstiklal mücadelesinin bu acılı günlerinde milletin duygularını kabartacak, insanları
heyecanlandıracak, gönülleri coşturacak manevi bir atmosferin oluşturulması,
insanımızı ‘vatan, millet, bayrak, sancak istiklal sevdası’ gibi kutlu bir amaçta
birleştirip, yüce bir potanın içerisinde tek yürek, tek beden olmuşçasına diri tutacak
milli bir marşa ihtiyaç duyulmuştur” diyen Prof. Dr. Çakar, süreci şöyle özetledi:
“Daha Cumhuriyet kurulmadan İstiklal Savaşı sırasında, Garp Cephesi
Komutanlığı’nda askerlerin ve halkın milli duygularını geliştirerek coşturacak bir şiir
yazılıp bestelenmesi ve bunun için bir yarışma açılması arzusu doğmuştur. Bu
yarışmaların düzenlenerek sonuçlandırılması görevi, Milli Eğitim Bakanlığına verilir.
Beste ve güfte için beşer yüz lira armağan kararlaştırılarak genelge ve mektuplarla
konu bütün yurda duyurulur. Önce şiir seçilip sonra beste yarışması açılacaktır.
Açılan bu yarışma ilgi görür. Ancak katılanların arasında, halkı birlik ve beraberliğe
çağıran Mehmet Akif Ersoy yoktur. Bu işin para karşılığı yapılmasını Akif gururuna ve
duygularına kabul ettiremediğinden yarışmaya katılmaz. O'nun yarışmaya
girmemesinin nedenini Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver, öğrenerek
kendisine özel bir mektup gönderir. Soruna gereken çözümün getirileceğini bildirerek
yarışmaya katılmaya çağırır. Bu güvence üzerine Mehmet Akif de İstiklâl Marşını
yazarak yarışmaya katılmıştır.”
“ŞİİRİN BAŞ TARAFINDA BİR İTHAF VARDIR: KAHRAMAN ORDUMUZA”
O kahraman ordunun, marşın yazıldığı çetin mücadele yıllarında kadın erkek her
ferdiyle bütün bir milletin kendisi olduğunu kaydeden Prof. Dr. Çakar, “Kahraman
Ordumuza ithafı, aynı zamanda ‘Kahraman Milletimize’ anlamını da taşımaktaydı”
diye konuştu.
İstiklal Marşı’nın şairinde, bir yarışmaya katılma ve kazanma halet-i ruhiyesinin asla
sezilmediğini vurgulayan Prof. Dr. Çakar, sözlerine şöyle sürdürdü:
“Şair yazdıklarını duyarak, hissederek ve en önemlisi inandığı gibi yazmış, ama en
güzelini yazmaya özenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’ün başkanlığında TBMM’nin 12
Mart 1921 günkü celsesinde yapılan görüşmeler sırasında çok iyi bir hatip olan
Hamdullah Suphi Tanrıöver, kürsüye gelerek o gür ve coşkulu sesiyle Akif’in şiirini
okur. Şiirinin bir daha okunmasını teklif edilir. Hamdullah Suphi Bey kürsüye gelerek,
coşkulu ve heyecanlı sesiyle şiiri bir daha okur.
Milletvekilleri şiiri ayakta dinleyerek ve alkışlarlar. Oturumu yöneten İkinci Başkan
Adnan Adıvar, Akif'in şiirinin kabulünü milletvekillerinin oyuna sunar. İstiklal Marşı
Şiiri, çoğunluğun oylarıyla 12 Mart 1921 de Milli Marş olarak bestelenmek üzere
kabul edilmiştir. İstiklal Marşı, gerek nazım tekniği gerekse muhteva bakımından
herhangi bir milli marş güftesinin çok ilerisinde, Türk edebiyatının en güzel lirik-
hamasi şiirlerindendir.”
Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Marşı olan "İstiklal Marşı"nın sözlerinin Mehmet Akif
Ersoy'un, bestesinin ise Osman Zeki Üngör'ün olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Çakar,
“Allah bu millete, bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın. Ulu Önderimiz Gazi Mustafa
Kemal Atatürk, aziz şehitlerimiz ve İstiklal Şairimiz merhum Mehmet Akif Ersoy’u
şükran ve minnetle anıyorum. Ruhları şad olsun” diyerek konuşmasını tamamladı.
Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü üçüncü sınıf öğrencisi Buse
Ulu’nun, Mehmet Akif Ersoy’un yaşamıyla ilgili bilgiler paylaştığı program, Sağlık
Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Anestezi Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Berkay Bora
Doğan’ın Ersoy’a ait “Cenk Şarkısı” adlı şiirini seslendirmesiyle son buldu.
İlginizi Çekebilir