DOMATESİ ÇİPE TERCİH EDENLER!
Yıllarca batının zenginliğini, üstünlüğünü konuştuk durduk. Zenginin malı, züğürdün çenesini yorarmış ya işte biz de çok yorulduk. Siz okumaktan yoruldunuz mu bilemem ama ben bir kez daha yazmakta fayda görüyorum. Yavur icadına küfredip; domatesi, çipe tercih eden bir nesli yaşadık ülke olarak… Yavur icadından kastım; batıyı üstün kılan teknolojik gelişmelerdir.
Hayatım boyunca her insandan bir şeyler öğrenmeye çalıştım. O yüzden beyin fırtınası olarak gördüğüm seminerlerin ve bazı eğitim toplantılarının bende yeri ayrıdır. Katıldığım bir eğitimde; değerli bir akademisyenimiz şöyle konuşmuştu: “Allah aşkına 21. yüzyıldayız. Elin adamı (Batı), bir çip üretip milyon dolarlara satarken; biz, sabahın beşinde bahçe sulamak için suyun ardına gidiyoruz. Üç beş kilo domates için su bekçiliği yapıyoruz. İşte bu yüzden kaybediyoruz.” Yerden göğe kadar hak verdim ve dayanamayıp ayakta alkışladım akademisyenimizi, bu isabetli tespiti için. Herhalde içinde bulunduğumuz durum bundan daha güzel anlatılamazdı. Çünkü bizzat içinde yaşadığımız durumu özetliyordu.
Henüz her eve televizyonun giremediği bir dönemde geçti çocukluğum. Çünkü o zamanlar bir lükstü ve sadece maddi durumu iyi olanların odasını süslüyordu. Evinde televizyonu olmayanlar, olanlarda toplanırdı. Reha Muhtar’ı izlemenin ayrıcalığını yaşarlardı insanlar. Kemal Sunal’ın yeni filmlerinin yayınlandığı günlerde televizyon sahibinin misafiri iki katına çıkardı. Ve her zaman açılmazdı, televizyon… Çocukların çizgi film izlemelerine kolay kolay izin verilmezdi: “Ne anlıyorsunuz bu yavur icadından?” sorularını çok duyduk. İşte o günlerde başladı; üstünlüğünü konuşmaktan sıkılmadığımız batının teknolojisi ile aramıza mesafe konulması. Büyüklerimiz, bahçe sulamak için küreği omuzuna atıp evdekileri de sıkı sıkı tembih ederlerdi; televizyon açılmayacak, diye. Büyüklerimiz, iki kişi giderdi bahçe sulamaya! Biri sulama eylemini gerçekleştirirdi; biri de suyun ardına giderdi, suyu çalmasınlar diye! Çocuklar da davarın peşine…
Hani derler ya Batının teknolojisini alın, diye. Bu sözü söylerken bile teknolojiyi kabullenememiş; teknolojinin batıya ait olduğunu onaylamışız. Bu yüzden de bir türlü Batının teknolojisini alamamışız. Herhalde “Yeri belli ne de olsa! Bir gün alırız” diye düşünmüşüz. Dünya devi ülkelerin mucitlik okulları açtığı zamanda biz, televizyon programlarını bile ithal ediyorduk. İnsansız silah üreten mucidimizi hapse atıyor, kendi arabasını kendisi yapan gencimizi trafikten men ediyorduk. Akla mantığı aykırı gelen bu gelişmeleri izlerken düşünüyordum ki “Yavur icadı kavramı dilimizden silinse de beynimizden silinememiş.”
Bazen basından arkadaşlarla sohbet ediyoruz. Benden daha yeni olanlar genelde Kahramanmaraş’ta haberlik bir şey olmadığından yakınıyor. Ben de diyorum ki onlara; “Bir de olmayana bakın, olmayanın haberini yapın! Neden yok diye bir sorgulayın” Keşke Türkiye de eller (Batı) gibi teknolojide çığır açacak buluşlara imza atsa! En azından basın camiasındaki arkadaşlar bir kilo domatesin pazardaki fiyatının yerine milyon dolarlık çipin ulaşacağı pazarın haberini yapardı.
Uzun lafın kısası domatesi, çipe tercih edenler olduğu sürece bu ülke teknolojide bir adım ileriye gidemez!