TÜRKİYE DEMOKRASİSİNDE SON NOKTA!
Türkler, halkın yönetimi olan demokrasiye Osmanlı imparatorluğunda I. Meşrutiyet (1876) ilekavuştu. II. Meşrutiyet döneminde çok partili hayatı yaşayan Osmanlı, tam demokrasiye ulaştı. Son Osmanlı Mebusanmeclisi’nin 1920’de kapatılmasıyla Mustafa Kemal Atatürk, bir nevi Mebusanmeclisi’nin devamı olan TBMM’yi Ankara’da açtı ve yeni bir devlet kurdu.
Türkiye’de darbeler döneminde demokrasi zaman zaman kesintiye uğrasa da varlığını sürdürdü. 15 Temmuzda demokrasiye ölümcül bir darbe vurulmak istendi ancak Milli İradenin sağlam duruşu Türk Demokrasisini daha da güçlendirdi.
Bilindiği gibi, Avrupa ve ABD demokrasiyi gayet güzel uyguluyor, ancak Batı, başkalarının ileri demokrasiyi uygulamasından çok da memnun değil. Demokrasi aldatmacasıyla Irak, Libya, Suriye’de çıkarılan karışıklıklar ortada, 15 Temmuzda Türkiye’nin yaşadıklarını görmezden gelerek, demokrasiye ne kadar önem verdiklerini Batı bir kez daha gösterdi. Avrupa’dan dışarı çıkan demokrasi; aklın ön planda olduğu, yeri geldiğinde iktidarla muhalefetin ortak noktalarda buluşabileceği şeklinde olmayıp, mutlak muhalefet anlayışıyla, çatışma demokrasisi olarak uygulanıyor.
TBMM’den geçip referandum aşamasında olan 2017 Anayasa değişikliği sürecinde, Cumhurbaşkanlığı sisteminin Milliyetçi Hareket Partisi menfaatlerinin zarar görme ihtimaline rağmen, Devlet Bahçeli’nin; ülke menfaatleri için yeri geldiğinde iktidarla ortak hareket etmenin Devlete güç katacağını söylemesi demokraside Türkiye için son nokta diyebilirim. Bahçeli’nin bu tutumu doğru ya da yanlış olabilir bunu değerlendirmiyorum, bunu zaman gösterecek ama Türkiye’de demokrasi anlayışı yalnız mutlak muhalefet etme anlayışı değil, önemli konularda iktidarla da ortak noktalarda uzlaşma anlayışına dönüşmüştür.
Doğru ve güzel olan şeylerde ortak kararlar alarak kardeşliğin olduğu, ayrıştırmacılığın olmadığı, demokrasinin doğru kullanıldığı bir Türkiye olması dileklerimle.