K. MARAŞ’TAKİ STK'LARA AÇIK MEKTUP!
Sivil toplum örgütü kavramını sözlükler “Toplumdaki çeşitli sorunları (hükümet kuruluşlarından) bağımsız olarak ele alıp kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatma görevi yapan, öneriler sunan her türlü birlik…” olarak tanımlanmakta.
Ortak bir amaca sahip bireylerin oluşturduğu STK’lar bireylerin karar alma mekanizmasına daha güçlü bir şekilde katılmasını sağlayabilir.
STK veya diğer bir kısaltma olarak STÖ’nün İngilizcedeki karşılığı “non-governmental organization” şeklinde ifade edilir. Bu terim Türkçeye genellikle doğrudan “hükümet-dışı örgüt” olarak çevrilmektedir. Çevirideki hükümet dışılık önemli bir olguya işaret etmektedir.
Sivil toplum kuruluşları tarihi seyri itibariyle de devletten gayri, devletin desteği olmayan bir alanı oluştururlar.
Sivil toplum kuruluşlarının devlete ve hükümete elbette düşman değil ve fakat mesafeli olması kavramın hakikatinin bir gereğidir. Sivil toplum kuruluşlarına gönül veren bireylerin bir siyasal partiye gönül vermiş olmaları ayı bir konudur. Bu kişiler de siyasal partilerde görev alabilir ve oy kullanabilir.
Sivil toplum kuruluşları aynı zamanda devlet aygıtının ya da hükümetlerin doğrularına destek olabilir. Zaman zaman bu konuda bildiriler de yayınlayabilirler. Ama aslolan sivil toplum kuruluşlarının devleti ya da iktidarları desteklemesi değil, onların eksikliklerini ve hatalarını ifade etmeleridir.
Kamu kurumlarının mali olanaklarından faydalanmak, STK’ların en doğal hakkıdır. Fakat bu mali olanaklarından mahrum kalmamak için, kamu kurumlarına karşı ikaz vazifesinde pasif kalınması kabul edilemez bir durumdur.
Kahramanmaraş’taki sivil toplum kuruluşlarımız genelde cemaatlerin formel yönlerini tamamlayan bir yapı olarak karşımıza çıkıyorlar ve yaptıkları hizmetlerle toplumun büyük kesimlerinin takdirlerini topluyorlar.
Bu köşemde dostane bir uyarıda bulunmayı kendime vazife addediyorum. Sivil toplum kuruluşları olarak devletle de hükümetle de aranıza mesafe koymanız hem sizlerin hem de devletin ve hükümetin yararına olacaktır. Çünkü normali budur. Aksi ise anormal bir durumu ifade eder.
Kahramanmaraş’taki sivil toplum kuruluşlarımız üzülerek ifade etmek istiyorum sivil bir denetleme mekanizması olma görevini ifa etmiyorlar. Destek olmak gerektiğinde oldular. Fakat uyarmak gerektiğinde geri planda kaldılar. Destek olurken nasıl ki yüksek sesle destek olduk, ikaz ederken de yüksek sesle ikaz etmeliyiz.
Yazımın bu yerinde konuyu terör belasına getirmek arzusundayım. AK Parti hükümetinin girişimleriyle başlayan çözüm sürecinin iyi niyetlerle başladığından şüphem yok. Milletimizin kanayan yarası olan terörün çözülmesi halkımızın da önemsediği ve kabullendiği bir projeydi.
Evlatlarını, eşlerini ve babalarını genç yaşta toprağa veren bu aziz millet terörün çözüleceği umuduyla acılarını da bir kenara attılar. Terör örgütü elebaşısı ile yapılan görüşmeler, bu görüşmelerden basına servis edilen mutluluk pozlarını bile içi kan ağlayarak izledi şehitlerin emanetleri. Olsun, yeter ki terör son bulsun dediler.
AK Parti hükümetleri iyi niyetle başlattıkları çözüm sürecinde çeşitli hatalar yaptılar. Yapılan bu hataları bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, Başbakan yardımcısı Arınç ve daha birçok yetkili birinci ağızdan ifade ettiler.
Ben başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere gazetecilerin, akademisyenlerin, entelektüellerin, kanaat önderlerinin çözüm sürecinde AK Parti’yi yalnız bıraktıklarını düşünüyorum. Nasıl ki gerektiğinde AK Parti’ye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek mesajları yayınlandıysa, aynen öyle de AK Parti hatalar yaptığında yüksek sesle onu ikaz edebilirdiniz. İkaz edenlerin maruz kaldığı muamelenin payını da elbette göz ardı edemeyiz.
AK Parti’ye destek için yarışa giren sivil toplum kuruluşlarımız, cemaatlerimiz AK Parti hata yaptığında da yüksek sesle onu uyarmalıydı. AK Parti’ye hata yaptığında “hata yapıyorsun” demek AK Parti’ye köstek olmak değil aksine destek olmaktır. Acizane kanaatim uyarı görevi öncelikli olarak sivil toplum kuruluşlarınındı. Şu ana kadar bunu başaramadık.
Buradan somut bir olaya işaret etmek istiyorum. Kahramanmaraş’lı sivil toplum kuruluşlarımız Mısır için, Gazze için, Esma için çeşitli eylemler yaptılar. Doğru da yaptılar. Benim de katıldıklarım oldu. Fakat bu tür sivil eylemler genelde AK Parti’nin teşviki doğrultusunda yapıldı. İyi de sivil toplum kuruluşları benzer eylemler için AK Parti’nin talimatını mı bekliyorlar diye bir soru takılıyor zihnime?
Bizler gecenin karanlığını yırtan ve gündüzün gelişini müjdeleyen sabah namazlarını Allahın izni ve inayetiyle askerimizin ve polisimizin tuttukları nöbetler sayesinde kılıyoruz. İki aydır her yeni güne yeni şehit haberleriyle uyanıyoruz. Fırat’ın kıyısında kaybolan kuzunun hesabını Ömer verecek. Bizler gencecik şehitlerimizin ana kuzularının hesabını verebilecek miyiz?
Mısırlı Esma için ağladık, dualar ettik. Şimdi sıra Mehmetçikte. Haydi tüm Kahramanmaraş’lı sivil toplum kuruluşları. Ulucamimizin bahçesinde 24 saat aralıksız Kuran okusun hafızlarımız. Sabah namazı sonrası Abdulhamithan Camisinin avlusunda dualar yükselsin semalara.
Sağlıcakla…
Not: Abid Vanlı ve Ali Eskalen gibi iki usta gazetecinin de şehit Mehmetçiklerimiz için STK’ların duyarsızlığını kaleme aldıklarını hatırlatmak isterim.