MEB’İN GARİP UYGULAMASI
Bir eğitim sendikasının yaptığı araştırmaya (1) göre ülkemizde 80 bin civarında ücretli yani diğer adıyla vekil öğretmenler görev yapıyor. Vekil öğretmenlerin % 40’lık dilimi eğitim fakültesi mezunlarından oluşuyor iken % 45’lik dilim ise üniversitelerin dört yıl eğitim veren herhangi bir bölümünden mezun olmuş, kalan % 15‘lik dilim ise üniversitelerin iki yıl eğiti veren meslek yüksek okullarından mezun olmuş.
Vekil olarak görev yapan öğretmenlerin nitelik sorunlarını uzun uzun tartışsak yeridir. Nihayetinde vekil olarak görev yapan bu öğretmenlerin % 60’lık kısmı öğretmen niteliği taşımıyor. Fakat nitelik sorunlarından ziyade vekil öğretmenlerin iş güvencelerinin olmamasından kaynaklanan motivasyon eksikliği, denetimin yetersizliği ülkemizdeki eğitim sisteminin ne halde olduğunun bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Vekil öğretmenlerin bir kısmının dönem ortasında asil öğretmen gelmesiyle görevine son verilecek olması bile o vekil öğretmenin hangi motivasyonla çalıştığı konusunda bize ipucu verir. Hatta öğrenciler arasında bile öğretmenin vekil olmasının huzursuzluk yarattığı ve vekil öğretmene karşı takınılacak saygının ne seviyede olduğunu varın siz tahmin edin.
Milli eğitim sistemimizdeki bu çarpık vekil öğretmen sorunu bir köşede dura dursun. Şimdi size başka bir çarpıklıktan bahsedeyim. ÖSYM her yıl düzenli olarak öğretmen atamalarında kullanılmak üzere Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) yapıyor. Örneğin 2015’de KPSS’ye 428 bin öğretmen adayı girmiş. 428 bin öğretmen adayının tamamı genel yetenek genel kültür ve eğitim bilimleri sınavlarına katılmışlar. Bu öğretmen adaylarının 300 bine yakını da ilaveten kendi alanlarından sınava girmiş. Yani sınava giren öğretmen adaylarımızın 4/3’ü üç farklı oturumda onlarca farklı alandan soru çözmüşler ve bir sıralamaya tabi tutulmuşlar. Bu sıralama baz alınarak 37 bin civarında öğretmen adayı atanarak yurdumuzun muhtelif yerlerinde göreve başladılar. Buna göre KPSS’ye girmiş olarak atanmayı bekleyen 390 bin kadar öğretmenimiz atama bekliyor.
Başbakanımız Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu’nun seçimlerden önceki vaatlerinden biri de şubat ayında öğretmen ataması yapılacağına dairdi. Seçimden sonra gerekli yasal düzenlemelerde yapılarak MEB tarafından şubat ayında 30 bin öğretmen atanacağı açıklandı. Bu açıklama eğitim camiasında ve üzerlerine düşeni yaptıktan sonra atama bekleyen öğretmen adaylarında sevinçle karşılandı.
Şubat ayında 30 bin öğretmen atanacağı haberi, kadrolu öğretmen gelecek diye sevinçle bekleyen öğrencileri sevindirmedi. Çünkü yeni düzenleme ile atanacak 30 bin öğretmenin doğrudan göreve başlamayacağı, dört ay süreyle deneyimli öğretmenlerin yanında staj yapacağı karara bağlandı. Fakat bu durumda ciddi bir garabet ortaya çıkıyor. Çünkü hali hazırda hem 100 bine yakın vekil öğretmen görev yapıyor. Siz ise öğretmenlik vasfına sahip, sınava girerek sıralamaya dâhil olmuş, atanması anasının ak sütü gibi helal 30 bin eğitim neferini asıl öğretmen olarak değil de bir başka öğretmenin yanında ikinci öğretmen olarak derse sokuyorsunuz. Daha açık bir ifade ile öğretmenlik formasyonu olmayan onbinlerce kişiye öğretmenlik yaptırıyor, öğretmenlik formasyonunu alnının akıyla kazanmış onbinlerce kişiye maaş verdiğiniz halde göreve getirmiyorsunuz.
Bu uygulama kanaatimce hem bu öğretmenlere daha da önemlisi onbinlerce öğrenciye yapılan büyük bir yanlıştır. Bu yanlıştan dönmekte fayda var.
(1) http://www.haberturk.com/gundem/haber/1044387-69-ilin-verilerine-gore-ucretli-ogretmen-sayisi-71-bin-960-oldu