NERDE HESAP VEREBİLEN DEVLET?
AK Parti, iktidarda kaldığı 2002’den bu yana kamu yönetiminde birçok yeniliğe imza atmayı başardı. Bu başarılarından dolayı da 7 Haziran 2015’e kadar AK Parti yarıştığı her seçimi kazandı. Bu köşede kamu yönetimi alanında AK Parti’nin yaptığı reformları tek tek saymaya gerek yok. AK Parti’nin yapamadıklarını sayalım ki bir anlamı olsun.
Bu paragrafın devamına AK Parti’nin parti programından, AK Parti’nin katıldığı ilk genel seçimde yayınladığı beyannameden ve son olarak 7 Haziran 2015 genel seçimleri öncesi yayınladığı beyannameden birer pasaj aldım.
“Kamu yönetiminde şeffaflık, hesap verme sorumluluğu ve öngörülebilirlik, yönetimin her alan ve kademesine yerleştirilmelidir.” (Ak Parti, Parti Programı)
“21. yüzyılın demokratik devletinde, yöneticilerin hesap verme sorumluluğu, katılımcılık, öngörülebilirlik ve şeffaflık, temel unsurlar olarak öne çıkmaktadır.” (AK Parti 2002 Seçim Beyannamesi, s. 33)
“Halkımızı gerektiğinde en üst siyasi ve bürokratik düzeyde bilgilendirmeyi ve onlara hesap vermeyi demokratik hukuk devleti anlayışımızın bir parçası olarak görüyoruz.” (7 Haziran 2015 Seçim Beyannamesi, s.65)
Bu pasajlardan anladığımız hesap verebilen bürokrasi anlayışı ve şeffaf yönetim AK Parti’nin bizlere vaatlerinden. Ama uygulamaya baktığımızda çözmemiz gereken dünya kadar sorun olduğuna şahit oluyoruz. Uzun yıllardan bu yana eğitim – öğretim sektöründe faaliyet gösterdiğim için bu alandaki çarpıklıkları daha yakından gözlemleme şansım oluyor. Kabul edelim ki ülkemizde eğitim sistemi sınavlar üzerine kurulu. Sistemin sınavlar üzerine kurulu olmasını halkımız kavradı ama kamu kurumları bir türlü kavrayamadı.
Eğitim – öğretim madem sınav sistemi üzerine kurulu, Devletin görevi her halükarda bu işi hakkıyla yönetmekten geçiyor. İlköğretim kademesinde TEOG, ortaöğretim kademesinde YGS–LYS, üniversite bitiminde KPSS, yabancı dil için YDS, tıpta uzmanlık için TUS, polis alımları için PMYO gibi sınavlar var. Kariyer meslekler için mesela hakimlik – savcılık için özel bir sınav, müfettişlik ve uzmanlık için ayrı ayrı sınavlar yapılıyor. Bu sınavlardan TEOG doğrudan Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, diğer sınavlar ise ÖSYM tarafından yapılıyor. ÖSYM 2011’de yenilenen yapısıyla da idari ve mali özerkliği sahip özel bütçeli bir kamu kurumu niteliğinde.
Devletin bütün gücünü ve kudretini arkasına almış bir kurumdur ÖSYM. Para sıkıntısı yok. Bütçeden bir dünya para aktarılıyor ÖSYM’ye. Mevzuatın kendisine tanıdığı bir dünya yetkisi var. YÖK aracılığıyla bütün üniversitelerle ve akademisyenlerle iş yapabiliyor. Mevzuatın kendisine tanıdığı yetkiyle emniyeti, milli eğitimi ve diğer kamu kurumlarına iş yaptırtabiliyor.
Bu kadar kuvvetli ve kudretli bir kurum olan ÖSYM dün olduğu kadar bu gün de skandallar kurumudur. 2015 YGS’de 3 soru, 2015 LYS’de 3 soru, 2015 KPSS’de 12 soru iptal edildi. 2015 KPSS’ye ilişkin bir dünya soru da hatalı olduğu iddiasıyla mahkemede. Bu hatalar ne ilk ne de son olacak gibi görünüyor.
Bir milyona yakın eğitimci personeliyle Milli Eğitim Bakanlığı, bir TEOG yapmayı beceremiyor. TEOG sonuçları üç defada ancak hesaplanıyor. Hata ve yanlış insana mahsus. Fakat AK Parti hükümetinden bizim vatandaş olarak beklentimiz yapılan bu hataların hesabını sorması. ÖSYM’den hesap sormak, ne ÖSYM’yi ne de Devletimizi küçültür. Tersine bu kurumun düzenli çalışmasına, bu vesileyle de itibarının artmasına sebep olur. Bu hataları yapanlar velev ki AK Parti hükümetlerinin atadığı bürokratlardan olsun. Lütfen bu hataların hesabını sorun. Hem de hemen.
Sağlıcakla…